Ozon

Yaklaşık 200 yıl önce keşfedilen,en fazla atmosferin stratosfer tabakasında bulunan,dünyayı zararlı UV ışınlarından koruyan ozon, tek doğal dezenfektandır. Bazı Avrupa ülkelerinde sadece içme suyunun temizlenmesinde kullanılan ozonun tedavide kullanımı, uzun süre Almanya, İtalya, Rusya ve Küba ile sınırlı kalmıştır. 2010 yılında İspanya’da yapılan uluslararası bir toplantı sonucunda “Ozon Tedavisinde Madrid Deklarasyonu” yayımlanmıştır. Bu deklarasyondan sonra ozon tedavi amaçlı birçok ülkede kullanılmaya başlanmıştır.Ülkemizde, 2014 yılında Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığı Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği ile, ozon uygulamasının sertifikalı hekimlerce yapabilmesinin yolu açılmıştır. Bu yönetmeliğe göre, bir ozon jeneratörü ve sensörü aracılığı ile, ozon-oksijen karışımının sistemik veya lokal uygulaması yapılabilmektedir. Tanımlanan endikasyonların çoğu kas-iskelet sistemi patolojilerine aittir. Bununla birlikte, bu patolojilerin insanlar arasında sık görülmesi, günlük yaşamı etkilemesi ve sıklıkla kronikleşmesi gibi nedenlerle, bu tedavi yöntemi kısa sürede kendine yer bulmuştur.

  Ozon tedavisi endikasyonları

  • Su, bitkisel yağ ve plazma, serum fizyolojik (SF) ve oksijen içinde çözünebilir.
  • Osteoartrit, osteomiyelit ve kemik nekrozu
  • Tendon ve bağ yaralanmaları
  • Miyofasyal ağrı sendromu, fibromiyalji
  • Vertebra ve disk patolojileri
  • Nöropatik ağrı
  • Kronik iyileşmeyen iskemik ve diyabetik yaralar
  • Bası yarası
  •  Gingivit, periodontitis
  • Alopesi, dermatit
  • Otit, sinüzit

     ETKİ MEKANİZMASI :Ozon, üç atomlu ve oksijene göre daha kararsız bir moleküldür. Bu nedenle, biyolojik cevap oluşturmada oksijene göre daha etkilidir. Güçlü oksidan özelliği ile, okside olabilen tüm organik bileşiklerle kimyasal reaksiyona girebilir. Su, bitkisel yağ ve plazma, serum fizyolojik (SF) ve oksijen içinde çözünebilir. Dezenfekte edici etkisi, güçlü okside edici özelliğindendir.

UYGULAMA YOLLARI :Ozon tedavisinde hem parenteral (intravenöz, intraarteriyel, intramusküler, subkutanöz, intra-artiküler ve intraplevral) hem de lokal (nazal, oral, intradiskal, vajinal, kolorektal ve kutanöz) yollar kullanılabilir. Asepsi kurallarına dikkat edilmeli, doz ve uygulama yollarında uygun seçimler yapılmalıdır.

Genel olarak; glukoz-6-fosfat-dehidrogenaz enzim eksikliği olanlar, gebeler, anjiyotensin çevirici enzim inhibitörü tedavisi görenler, hipertiroidi, kanama bozukluğu, kontrol altına alınamayan kardiyovasküler hastalığı olanlar ve ozona reaksiyon gösteren astım hastalarında uygulamadan kaçınılmalıdır.

Ozon tedavisinin kas iskelet sitemine etkisi

1) Analjezik etki (endorfin salınımı, antinosiseptif sistem aktivasyonu, ödemin azaltılması)

2) Anti-inflamatuvar etki (sitokin salınımının düzenlenmesi, süperoksit radikallerinin azaltılması, prostaglandin modülasyonu)

3) Lokal oksijenasyon ve dolaşımın düzenlenmesi

4) Doku onarımı (preteolitik enzimlerin nötralizasyonu, fibroblast proliferasyonu)

5) Antimikrobik etki


   Ozon tedavisinin temel uygulama teknikleri

1) Majör otohemoterapi: hastadan alınan belli miktarda kanın (genellikle 100 cc), aynı miktarda ve hedefe yönelik dozda medikal ozon gazı ile en az 5 dk karıştırılması sonrası tekrar intravenöz olarak hastaya verilmesidir.

2) Minör otohemoterapi: 5 mL kadar kan alındıktan sonra, aynı miktarda ve hedefe yönelik dozda medikal ozon gazı ile karıştırılması sonrasında intramusküler olarak uygulama yapılır.

3) Serum fizyolojik ozonlaması: majör otohemoterapiye alternatif olarak, özellikle Rusya’da tercih edilen ve daha düşük dozların kullanıldığı bir yöntemdir.

4) Gazın direkt uygulamaları: torbalama, kupalama, sauna, intrakaviter-insuflasyon, intramusküler, intradiskal, intra veya peri-lezyonal özel doz ve tekniklerle yapılan uygulamalardır.

 5) Ozonlanmış ürünler yoluyla uygulamalar: saf zeytinyağı gibi ürünlerin özel bazı tekniklerle ozonlanması sonrası, genellikle topikal uygulamalarıdır.

 TEDAVİ PLANLAMA :Ozon uygulamalarına ilk bakışta, her hastalıkta kullanılabileceği düşünülse de, aslında tedavi amacına uygun olarak doz ve süresinin planlanması sanıldığı kadar kolay değildir. Ozonun optimal doz ve sürede en uygun yolla verilmesine karar vermek, yine bunun eğitimini almış ve kendi uzmanlık alanında doğru uygulamaları benimsemiş hekimin görevidir. Ozonun doz-etki ilişkisi değerlendirildiğinde temel olarak; düşük dozda stimüle edici etki, orta dozda modüle edici etki, yüksel dozda da inhibe edici etkilerden bahsetmek uygun olur. Bu üç seviyede dozlar belirlenirken, uygulama yolları ve uygulama bölgelerine göre dozlar değişecektir. Kronik hastalıkların temelinde yatan hipoksi ve toksisite; hastaların yakınmaları lokalize edilebilse dahi, ozon tedavisinin bütüncül yaklaşımla ve iyi bir anamnez alınarak sistemik tedavi yollarını da içermesi için önemli bir neden olarak kabul edilir. Bu noktadaki uygulamalar da, majör otohemoterapi, SF, rektal uygulama ve sauna uygulamalarını kapsar.

Lokal uygulamalarda, tedavi bölgesine göre değişmekle birlikte, dozlar genellikle 20 µg/mL’yi aşmaz. Kas iskelet sistemi problemlerinde eklem çevresi veya eklem içi uygulamalar, doktorların diziçi günlük pratik uygulamalarından çok farklı değildir. Sadece tedavi hedeflerine yönelik doz planlamalarının yapılması uygun olacaktır. Sistemik uygulama haftada 2–3 kez yapılabilir. Sekiz ila on iki seans uygulamadan sonra, daha uzun aralıklarla kür tekrarı yapılabilir.Minör uygulama genellikle, ilk haftalardaki majör uygulamalar arasında kas içi küçük hacimli hematomlar (en fazla 7–10 cc) oluşturma suretiyle yapılır. Lokal uygulamalarda, yine büyük hacimlerden kçınmak ve özellikle tek noktada 10–20 cc’yi geçmemek uygun olur.Osteoartritte Ozon Tedavisi Osteoartrit; kıkırdak harabiyeti, ağrı, eklem sertliği ve hareketlerde azalma, ilerleyen evrelerde deformiteler ile karakterize, dejeneratif eklem hastalığıdır. Hastalığın tedavisinde son yıllarda, intraartiküler ozon enjeksiyonu kullanılmaya başlanmıştır. Yeni damar oluşumu sonrası oksijenizasyonda artış, anti-inflamatuvar özellikleri ve antinosiseptif sistem stimülasyonu ile sağladığı analjezik etkisi ile, ozon osteoartit tedavisinde yer bulmuştur.Sinoviyal dokuyu uyararak,iyileşmeyi arttırdığı ve kıkırdak tamirini desteklediği belirtilmektedir. Eklem içi vasküler yapılardaki baskı ve darlığı azaltarak mikro-dolaşımı arttırmakta, böylece oksijenizasyon sağlamakta ve nöronal hipoksiye bağlı ortaya çıkan ağrıyı azaltmaktadır.Ozonun eklem içinde anti-inflamatuvar etkinliği ise, pro-inflamatuvar prostaglandin sentezini baskılaması, bradikinin salınımını inhibe etmesi ve pro-inflamatuvar sitokin antagonistleri salınımını arttırmasına bağlı ortaya çıkmaktadır. Eklem içi ozon uygulamalarının, düşük yan etki profili ile, kısa süreli ağrıda rahatlama sağladığı gösterilmiştir.

En sık diz, kalça ve omuz olmak üzere, dirsek, el bileği ve ayak bileği eklem osteoartritinin tedavisinde kullanılabilir. Mevcut kinik çalışmalarda, eklem ve omurga osteoartiritinde ozon tedavisi sonrası ağrıda rahatlama olduğu görülmüştür.En sık uygulama bölgesi olan diz eklemi için 10 µg/mL ve 10 mL ozon gazının, haftada 3–6 seans intra-artiküler enjeksiyonu yapılabilir.

Eklem etrafına ozon uygulaması, sıklıkla intra-artiküler enjeksiyon ile birlikte yapılmaktadır. Örneğin diz osteoartritinde, eklem çevresindeki bursit, tendinit ve entezitlere yönelik 5 µg/mL ve 5–10 mL ozon gazı verilebilir.

Özellikle kronik osteoartrit ağrısının varlığında, kronik ağrı mekanizmasına ve hastanın içinde bulunduğu yorgunluk ve bıkkınlık semptomlarına yönelik sistemik majör otohemoterapi uygulaması da, seanslarda lokal eklem enjeksiyonlarına ek olarak tercih edilebilir. Periferik Tendon, Bağ, Kas ve Yumuşak Doku Patolojilerinde,Aşırı kullanıma bağlı spor yaralanmalarında; ozon gazı kas içine, tendon çevresine ve bağ dokusunda lezyon içine enjekte edilebilir.

Miyofasyal ağrı sendromunda tetik nokta enjeksiyonu, paravertebral kas içi uygulama, lateral epikondilit, Aşil tendinit, subakromiyal ve trokanterik bursit enjeksiyonları, yumuşak doku patolojilerinde en sık ozon uygulamalarıdır. Bu uygulamalarda, ozonun anti-inflamatuvar, analjezik ve uyarıcı etkilerinden yararlanılmaktadırParavertebral kas içi uygulamalarda ise 10 µg/mL ve 5–10 mL ozon uygulamaları yapılabilir. Lateral epikondilit tedavisinde 5 µg/mL ve 3–5 mL ozon lezyon çevresine uygulanırken, lezyon bölgesinde en hassas noktaya 60–80 mikrogram/mililitre dozunda ve iğneleme tarzında prolozon uygulanabilir.Spinal Ağrılarda Ozon Tedavisi Bel ve boyun diskopatilerine bağlı ağrılarda, intradiskal ve peridiskal ozon enjeksiyonları uygulanabilmektedir.[16] Disk hernilerinde ozon tedavisi ile, nükleus pulpozus yapısında yer alan proteoglikan yapı okside olur, herni çevresinde hücre metabolizması artar, diskte kemodenervasyon meydana gelerek fıtık hacmi küçülür. Diskin içinde, suda hızlı şekilde rezorbe olan ozon karbonhidrat, aminoasit ve proteoglikanlar ile reaksiyona girerek dejenerasyon sağlar, hidrolitik ürünlerin ve suyun rezorpsiyonu ile, diskte büzülme meydana gelir. Bu, vertebral sinirler üzerinde analjezik etki gösterir. Tek doz veya gerekirse birkaç doz uygulanabilir. Ozon, tek başına uygulanabileceği gibi kortikosteroid ve lokal anestezikler ile birlikte de uygulanabilmektedir.

İntradiskal ozon, konservatif tedaviye dirençlidir ve operasyon düşünülen disk hernisi hastalarında tedavi alternatifi oluşturmaktadır

Lomber disk uygulamalarında 5–10 mL, servikal disk uygulamarında ise 2–3 mL hacminde ozon gazı kullanılabilir.

Radiküler bel ağrısı bulunan hastalarda yapılan klinik çalışmalarda, steroid ile beraber ya da tek başına ozon uygulaması sonucunda, hem bel ağrısı düzeylerinde hem de fonksiyonel olarak anlamlı iyileşme gösterilmiştir

Kronik (İyileşmeyen) Yaralarda Ozon tedavisi, iyileşmeyen kronik yaralarda ve cilt lezyonlarında yararlıdır. Ozon gazının antimikrobiyal etkinliği, enfekte yaralarda da yararlı olmasını sağlar. Diyabetik ayak ülserinde uygulanan ozon tedavisi ile yara kapanmasında ciddi iyileşme olduğu görülmüştür. Yaranın boyutuna göre ozon uygulama şekli farklılık gösterebilir. Küçük cilt alanlarında, kupa yöntemi ile düşük basınçlı ozon gazı uygulanır. Bir kupa aracılığıyla, bir hortumdan ozon verilirken, diğerinden ozon cihaza geri alınır. Alt ekstremite yaralarında ise daha ziyade tek uzvu kaplayarak, kapalı devre içerisinde doğrudan gazın cilde temasını sağlayan torbalama yöntemi kullanılır. Ekstremite bir torbanın içine alınır; torbanın içindeki hava vakumlanır; içeriye tıbbi ozon verilir; 20 dk kadar beklenir. Daha sonra ozon cihaza geri alınır. Uygulama öncesi cildin hafif ıslatılması önemlidir; nemlendirme ile, ozon gazının cilde daha fazla nüfuz etmesi sağlanır .

SONUÇ Ozon, uzun zamandır tıp alanında bilinirliği olan ve birçok fizikokimyasal özellikleri ortaya konmuş bir moleküldür. Bununla beraber, tedavide kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır.